Amerika Birleşik Devletleri tarihinde ilk kez bir devlet başkanı, kendi ülkesinde kullandığı makam aracıyla Beyaz Saray’ın kapısından içeri girdi. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington’daki ziyareti, sadece diplomatik protokol açısından değil, sembolik anlamı bakımından da tarihe geçen bir an olarak kayıtlara geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York’tan başkent Washington DC’ye geçti. Burada ABD Başkanı Donald Trump tarafından Beyaz Saray kapısında karşılandı. Erdoğan’ın, Türkiye’den özel olarak getirilen makam aracıyla Beyaz Saray’a giriş yapması, 30 yılı aşkın süredir ABD’de gazetecilik yapan birisi olarak“ilk kez yaşanan bir durum” olarak izledim. Başka bir örneğini araştırdım bulamadım.
İki Saat 20 Dakikalık Özel Buluşma
Erdoğan’ın Beyaz Saray ziyareti toplam 2 saat 20 dakika sürdü. Bu süre zarfında iki liderin baş başa ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdiği biliniyor. Görüşmelerin detayları henüz kamuoyuna açıklanmasa da, kulislerde zamanla ortaya çıkacak bilgilerin ilişkilerin yönünü belirleyeceği öngörülüyor.
Algı Operasyonlarına Rağmen…
Ziyaretin hemen ardından sosyal medya platformları, muhalif yayın organları ve çeşitli internet sitelerinde, Beyaz Saray’da “yaşanmayan ve konuşulmayan” olayların dolaşıma sokulduğu gözlendi. Ancak sahada bulunan gazetecilerin aktardığına göre, Erdoğan’ın karşılanma biçimi, protokol düzeni ve ziyaretin atmosferi son derece net ve şeffaf bir şekilde gerçekleşti.
Sembolün Gücü
Bir devlet başkanının Beyaz Saray’a kendi makam aracıyla girmesi, sadece diplomatik bir jest değil; aynı zamanda karşılıklı güven ve eşitlik temelinde verilen güçlü bir mesaj olarak değerlendiriliyor. Washington’un kalbinde, dünyanın en güçlü siyasi merkezlerinden birinde Erdoğan’ın bu şekilde ağırlanması, Türkiye-ABD ilişkileri açısından dikkat çekici bir anı simgeledi.
“Seversiniz Sevmezsiniz…”
Kısacası; seversiniz, sevmezsiniz… Ama şu bir gerçek ki: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’dan adeta bir buldozer gibi geçti. Bu ziyaret, hem Amerikan protokol tarihinde, hem de Türk-Amerikan ilişkilerinde uzun süre konuşulacak bir sayfa olarak yerini aldı.
Beyaz Saray’da Erdoğan ve Beklentilerin Ötesi
Beyaz Saray ziyaretine dair kamuoyunda farklı beklentilerin oluştuğunu gözlemliyorum. Özellikle kimi çevreler, Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile ABD Başkanı Donald Trump arasında daha önce Beyaz Saray’da yaşanan gergin tartışmanın bir benzerini bekliyordu. Ancak yaşanan tablo, bu beklentilerin çok dışında kaldı ve çok daha farklı bir sahne sundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 80. Genel Kurulu kapsamında yaptığı konuşmada, uluslararası dengelere ve küresel sorunlara ilişkin son derece yerinde, dengeli ve bir o kadar da etkili mesajlar verdi. Bu konuşma, sadece salondaki diplomatların değil, dünya kamuoyunun da dikkatini çekti.
Benim kanaatim şu: Erdoğan’ın New York’taki kürsüden dile getirdikleri, Türkiye’nin sadece bölgesel bir güç olmadığını, aynı zamanda küresel meselelerde söz söyleme hakkına sahip bir aktör olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu, alışıldık diplomatik cümlelerin ötesinde, kararlılık ve vizyon içeren bir konuşmaydı.
Beyaz Saray’daki görüşme ve sonrasındaki yansımalar da bu tabloyu destekler nitelikteydi. Beklenen tartışmaların aksine, iki liderin diyalog zemini gayet olgun, karşılıklı saygı ve diplomatik teamüller çerçevesinde ilerledi.
Seversiniz, sevmezsiniz… Ancak şu bir gerçek ki Erdoğan, Washington ziyaretinde sadece protokolün değil, siyasi atmosferin de yönünü tayin eden figür oldu.
YORUMLAR