Sevgili gönül dostlarım, daha önceki yazılarımda da vurgulamıştım: Amerika’daki Türk-Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi (TASC), artık işlevsiz bir hale geldiği anlaşılıyor. Edindiğim bilgilere göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da bu yapının iç yüzünü fark etmiş olacak ki kapatılması yönünde talimat vermiş. Erdoğan’ın direktifleriyle kurulan TASC, yine Erdoğan’ın talimatıyla tarihe karışmak üzere.
Ne yazık ki bu on yıllık süreçte Türk-Amerikan toplumuna ne bir proje kazandırdı ne de bir sorununa çözüm sundu. Yaptıkları tek şey Türkiye’den gelen heyetleri ağırlamak, plaket dağıtmak, hediyeler sunmaktı. Kimin parasıyla? Elbette Türk milletinin parasıyla. Bu yapı; etrafını saran çıkar gruplarının, menfaat çetelerinin oyuncağına dönüştü. Adeta toplumun üzerinde kambur gibi çöktü.
Yeni Bir STK Geliyor
AK Parti kaynaklarından edindiğim bilgilere göre, Türk-Amerikan toplumuna “beş vakit namaz gibi farz” denilecek kadar elzem görülen yeni bir Sivil Toplum Kuruluşu’nun Eylül ayında duyurulması bekleniyor.
Burada kritik soru şu: Neden aynı siyasi irade, yıllardır destek verdiği bir yapının karşısına yeni bir yapı çıkarma ihtiyacı hisseder? Bu durum Türk-Amerikan toplumunun kafasını karıştırmayacak mı? Aidiyet duygusunu zedelemeyecek mi?
Üstelik bu gelişmenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın New York’ta katılacağı 80. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu öncesine denk gelmesi dikkat çekici. Erdoğan’ın ziyareti sırasında yeni STK’nın açılışının gündemde olacağı konuşuluyor.
Açık konuşayım: İyi bir konsept oluşturulursa başarılı olabilirler. Özellikle cami dernekleri başta olmak üzere tüm STK’ları kapsayacak geniş bir çerçevede hareket edilirse toplum bu yapıya sahip çıkar. Ancak aynı yüzlerle, aynı isimlerle yola devam edilirse akıbet şimdiden bellidir: Hüsran ve ayrışma.
Balçıkla Güneş Sıvanmaz
Anadolu’da derler ki: “Güneş balçıkla sıvanmaz.” Ne kadar uğraşsanız da, gerçeği çamurla örtmeye çalışsanız da, hakikat kendini gösterir. Bugün yine görüyoruz ki, TASC’ın enkazını yeni bir ambalajla sunma çabaları sürüyor.
Oysa toplum artık şatafattan, reklamlardan, plaket siyasetinden bıkmış durumda. Gerçek hizmeti, sessizce çalışan, göçmen derdiyle dertlenen samimi insanlarda arayınız. Çünkü bu toplum artık vitrinlerin arkasındaki çamuru görmeye başladı.
Türk-Amerikan toplumunun karşısına yeni bir Sivil Toplum Kuruluşu’nun (STK) çıkması artık kesin gibi görünüyor. Ancak dikkatle bakıldığında, yine aynı aktörlerin yeniden sahneye çıkma çabaları karşımıza çıkıyor. Arka planda, TASC’ın eski yönetiminden ya da onun etrafında kümelenmiş çıkar gruplarından isimlerin, New York’ta dernekçilik adı altında yıllardır hiçbir somut faaliyeti olmayan sözde temsilcilerin bu oluşumun yönetiminde yer alacağı konuşuluyor.
İşte tam da burada Anadolu irfanı devreye giriyor: Balçıkla güneş sıvanmaz.
Bugün, ABD’de varlıklarıyla yoklukları arasında fark olmayan bazı isimler AK Parti’den milletvekilliği adaylığı için son kozlarını oynamakta. Daha da vahim olan, bu kifayetsiz isimleri Ankara’ya önerenlerdir. Onlar da en az bu isimler kadar vizyonsuz, faydasız ve sadece AK Parti’nin gücünden nemalanan kişilerden ibarettir.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’nin adını kullanarak yıllardır Amerika’daki Türk toplumunu sömüren, plaket siyasetiyle kendine alan açan bu menfaat çevreleri artık ifşa olmuştur.
ABD’de kurulacak yeni STK’nın yönetim kadrosu, akıllıca bir yol izleyerek dernekçilik adı altında kendini pazarlayanları ve AK Parti’nin ismini kullanarak yıllardır bu topluma çöreklenmeye çalışanları dışarıda bırakmalıdır. Ancak böyle bir temizlik yapılırsa, bu yeni oluşum azim ve kararlılıkla görevine başlayabilir ve topluma gerçek bir umut ışığı olabilir. Aksi halde, eski hataların yeni bir ambalajla tekrarlanmasından öteye gidemez.
Paterson’da Türk Günü Yürüyüşü
Paterson’da bu yıl yapılması planlanan Türk Günü yürüyüşü önce “iptal edildi” denildi, ardından “Eylül ayında yapılacak” bilgisi geldi. Gerekçe mi? Organizasyonun bütçesine ve keyfine göre aldığı kararlar. Eylül ayında yapılması planlanan Paterson Türk Festivali yeni kurulacak STK tarafından yapılırsa kimse şaşırmasın.
Normalde böyle bir durumda STK’ların, camii derneklerinin, kültür merkezlerinin harekete geçip “Neden iptal edildi?” diye sorması gerekmez miydi? Ama ortalık sessiz… Sanki kimsenin umurunda değil.
Türk Günü yürüyüşü yalnızca kortej, bayrak ve müzikten ibaret değildir. Çocuklarımıza kültürümüzü, bayrağımızı, birlik ruhumuzu gösterebileceğimiz nadir fırsatlardan biridir. Ancak görünen o ki bu değerli etkinlik de birkaç kişinin insafına bırakılmış durumda.
Ve en üzücü olanı: Hiç kimse “Bu yürüyüş neden iptal edildi?” sorusunu dahi soramadı. Sessizlik bazen onaydır, bazen de vurdumduymazlık. Hangisi olduğunu ise zamanı gelince göreceğiz.
Türk-Amerikan toplumu bugün daha çok iç parçalanmaların sınavıyla karşı karşıya. İster yeni STK girişimi olsun, ister Paterson’daki yürüyüş, ister New York’taki Türk günü yürüyüşü mesele hep aynı soruya dayanıyor: Gerçek hizmet mi, yoksa menfaat mi?
YORUMLAR