Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İbrahim KURTULUŞ

Türkiye’nin NATO’daki Rolü ve Stratejik Önemi

Türkiye’nin NATO’daki Rolü ve Stratejik Önemi
Sayın Editör,

“Sayın Başkan, Erdoğan’ın rakibinin düzmece tutuklanmasına karşı sesinizi yükseltin” başlıklı son başyazınıza yanıt olarak bu mektubu kaleme alıyorum. Yazınız, Türk hukuk sistemini yanıltıcı ve fazlasıyla basite indirgenmiş bir yaklaşımla ele almakta. Bu tür bir değerlendirme, hem ilgili yargı sürecinin karmaşıklığını hem de egemen bir devletin iç yargı işlerine müdahale etmeme ilkesini göz ardı etmektedir. Önemli bir etkiye sahip olan New York Post gibi bir yayın organının, uluslararası hukuki meselelere daha doğru ve entelektüel bütünlükle yaklaşma sorumluluğu bulunmaktadır.

Öncelikle, Türkiye’nin egemenliğine saygı göstermek adına ülkenin resmi adı olan “Türkiye Cumhuriyeti”nin doğru bir şekilde kullanılmasının elzem olduğunu belirtmek isterim. Ülkenin diplomatik olarak yaptığı resmi isim talebine rağmen hâlâ “Turkey” ifadesinin kullanılması, diplomatik saygının incelikle göz ardı edildiğinin açık bir göstergesidir. New York Post, uluslararası alanda kabul gören adlandırmalara riayet ederek bu konuda öncü olmalıdır.

Başyazınızda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hukuki sorunlarının siyasi saiklerle ortaya çıktığını öne sürüyorsunuz. Bu iddia, Türkiye’nin yargı kurumlarının bağımsızlığını göz ardı ederek dayanaksız bir şekilde ortaya atılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğünü garanti altına alan demokratik bir anayasal yapıya sahiptir. Türkiye’de, seçilmiş yetkililer de dahil olmak üzere, tüm yargı süreçleri ulusal yasalara uygun şekilde yürütülmekte ve bağımsız yargı denetimine tabidir. Aksi bir iddiayı somut hukuki kanıtlar sunmaksızın dile getirmek, hem araştırmacı gazeteciliğin hem de hukukun üstünlüğüne dair objektif söylemin güvenilirliğini zedelemektedir.

Çifte Standart ve Yanlış Yargılar

Başyazınızda, göz ardı edilen bir çifte standart söz konusu. Amerika Birleşik Devletleri’nin de ulusal güvenlik yasaları kapsamında bireyleri yargılama geçmişi oldukça geniştir. Özellikle terörizm veya kamu düzenine tehdit içeren davalarda birçok kişi yargılanmış, bazıları yargılama yapılmadan Guantanamo Körfezi’ndeki tesislerde gözaltında tutulmuştur. Benzer şekilde, Casusluk Yasası, Edward Snowden ve Julian Assange gibi ihbarcıları hedef almış ve basın özgürlüğü ile insan hakları konusunda uluslararası kaygılara rağmen ağır yasal sonuçlar doğurmuştur. Bu durum, Amerikan hukuk sisteminin içtenlikle sorgulanmasına mı yol açmaktadır? Elbette hayır. Ancak ABD’nin kendi hukuk ilkelerini iç meselelerinde uygularken, aynı ilkelerin Türkiye’ye uygulanmasından kaçınılması ciddi bir çifte standarttır.

Ayrıca, eski Başkan Donald Trump da dahil olmak üzere, yüksek profilli Amerikalı siyasetçiler hakkında çok sayıda ceza soruşturması yapılmıştır. Bu durum, ABD hukuk sistemini itibarsız mı kılmaktadır? Eğer değilse, neden Türkiye’ye farklı bir standart uygulanmaktadır?

Türkiye’nin NATO’daki Rolü ve Stratejik Önemi

Başyazınızda Türkiye, otoriter bir devlet olarak resmedilmekte; ancak bu yaklaşım, Türkiye’nin NATO müttefiki olarak üstlendiği kritik rolü ve giderek daha da istikrarsızlaşan bir bölgede sağladığı dengeyi göz ardı etmektedir. Türkiye, kolektif güvenlik taahhütlerine sadık kalmakta ve Ukrayna’ya yönelik tehditlere karşı kararlı desteğini sürdürmektedir. “ABD-Türkiye ilişkilerinin tam potansiyelinin ancak özgür kurumları güçlendirme taahhüdüyle sağlanabileceği” ifadesi, pratik ve ulusal egemenlik ilkesine uygun olmayan, koşullu bir diplomasi yaklaşımını ima etmektedir. Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiler, ideolojik dayatmalardan ziyade karşılıklı saygı ve ortak stratejik çıkarlar temelinde inşa edilmelidir.

Demokrasiyi Korumak: Müdahale Değil, Diyalog

Demokrasiyi güçlendirmek, dış müdahaleler veya seçici eleştirilerle değil, yapıcı diplomasi ve hukuki mekanizmalarla mümkündür. Türkiye’deki yargı süreçlerine ilişkin kaygılar varsa, bu kaygılar diplomatik ve hukuki kanallar aracılığıyla ele alınmalı; ikili ilişkileri zedeleyen sansasyonel medya yorumlarından kaçınılmalıdır. Demokrasi adına yapılan her savunma, tutarlılığı ile değer kazanır; Türkiye’ye yönelik seçici eleştiriler yapılırken, ABD’de benzer durumların göz ardı edilmesi bu söylemin meşruiyetini zayıflatmaktadır.

Sonuç olarak, New York Post’un uluslararası hukuki meselelerde tarafsız, iyi araştırılmış ve önyargısız bir söylem benimsemesini temenni ediyorum. Türkiye, demokratik değerlerine ve hukuki bütünlüğüne bağlı kalmaya devam etmektedir; tıpkı Amerika Birleşik Devletleri’nin kendi ilkelerine bağlı olduğu gibi. Eğer hukukun üstünlüğü demokratik gücün ölçütü olacaksa, bu ilke evrensel olarak, siyasi önyargılardan arındırılmış şekilde uygulanmalıdır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER