“Türkiye Cumhuriyeti” Adının Uygun Kullanımı: “Turkey” Değil…
Atlantic Council’ın yayınlarında ve tartışmalarında Türkiye Cumhuriyeti’nden hâlâ “Turkey” olarak bahsedilmesine ilişkin derin endişemi bir kez daha dile getirmek için yazıyorum. Müttefikler ve ortaklarla iş birliği içinde küresel çözümler oluşturmaya kendini adamış, önde gelen bir kurum olarak Atlantic Council, uluslararası ilişkilerde doğruluk ve bütünlüğü koruma sorumluluğunu taşımaktadır.
Türkiye’nin resmi adı bir tercih meselesi değil, egemenliğinin ve ulusal kimliğinin kritik bir temsilidir. Türkiye, bu konudaki duruşunu net bir şekilde ortaya koymuş ve 2022 yılında resmen Türkiye Cumhuriyeti adını benimsemiştir. Bu değişiklik, Birleşmiş Milletler tarafından 1 Haziran 2022’de resmen tanınmıştır. Buna rağmen, yayınlarınızda Türkiye’ye yapılan atıfların hâlâ “Turkey” olarak sürdürülmesi, 88 milyon vatandaşın açık iradesini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi diplomatik pozisyonunu hiçe saymaktadır.
Küresel olarak saygı duyulan bir kurum olarak Atlantic Council, bir ulusun haklı tanımına saygı göstermeli ve bunu doğru şekilde kabul etmelidir. “Küresel geleceği birlikte şekillendirdiğini” iddia eden bir kuruluş, önemli bir NATO müttefikinin resmi ve uluslararası alanda tanınan adını nasıl göz ardı edebilir? Terminolojinin doğruluğu, güvenilir söylemin temel bir unsuru olup bu standardı korumak, çalışmalarınızın bütünlüğünü sağlamanın önemli bir parçasıdır.
Atlantic Council’ı, gelecekteki tüm rapor, tartışma ve yayınlarda doğru adı—Türkiye Cumhuriyeti—resmen benimsemeye davet ediyorum. Kurumunuz, bu gerekli adımı ne zaman atacak ve Türk halkının iradesini yok sayan bu dile son verecektir? Bu konuyu uygun şekilde ele almak, yalnızca doğruluğa olan bağlılığınızı göstermekle kalmayacak, aynı zamanda sorumlu küresel katılımın temelini oluşturan karşılıklı saygı ve diplomatik doğruluk ilkelerini de güçlendirecektir.
Bu önemli konudaki yanıtınızı dört gözle bekliyorum.
YORUMLAR