Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İbrahim KURTULUŞ
İbrahim KURTULUŞ

T.C. Washington Büyükelçisi Sayın Sedat Önal’a, mektup

 

Sayın Büyükelçim,

Temsil ettiğiniz makamın büyüklüğüne duyduğum derin saygı ile birlikte, büyük bir hayal kırıklığı içinde bu mektubu kaleme alıyorum.

Yirmi beş yıldır, New York Belediye Başkanlığı Ofisi’nin (üst düzey temsilcilerle), Amerikalı dostlarımızın, akademisyenlerin, sivil toplum bayrak gruplarının, çok sayıda Türk Amerikalının, okuldan izin alarak katılan çocukların ve ünlü “Charging Bull” heykelinin yakınında toplanan ziyaretçilerin katılımıyla Bowling Green Derneği olarak her yıl Türk Bayrağı’nı Wall Street’te göndere çekme törenimizi düzenliyoruz.

Bu yıl, dünyanın finans başkentinin kalbinde Türk bayrağının elli yedinci kez göndere çekilişi gerçekleştirildi. Bu tören, ortak bir sivil gururun ve hürmetin ifadesidir. Aralarında Harvard Üniversitesi’nde tam bursla tıp eğitimi gören ve bu anlamlı güne katılmak üzere Boston’dan gelen Lara Çelik’in de bulunduğu öğrenciler, Cumhuriyetimiz için canlarını feda edenleri onurlandırmak ve Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasını kutlamak için oradaydı.

Bu tören ne bir kişiye ne de tek bir kuruma aittir; bu tören Türkiye Cumhuriyeti’ne, tarihimize ve uğruna can verenlere duyduğumuz ortak saygıya aittir. İşte bu ruh ve ciddiyetle belirtmek isterim ki, bir çeyrek asırdır ilk kez, Türkiye Cumhuriyeti’nin New York’taki görevdeki Başkonsolosu bu önemli anma törenine katılmamıştır. Başkonsolos Yardımcısı Sayın Kemal Yüksektep’in katılımını elbette takdir ediyoruz; ancak onun varlığı, böylesine anlamlı bir günde Başkonsolos’un yokluğunun yerini tutamaz.

Başkonsolos’un bu yokluğu — New York’taki pek çok topluluk lideri ve hatta bazı yabancı konsoloslar tarafından özel olarak dile getirilen azalan katılım eğiliminin ardından — toplumumuzda konsolosluğun halktan ve hizmet etmekle yükümlü olduğu tabandan uzaklaştığı yönünde yorumlanmıştır. Sivil toplum temsilcilerinden, din görevlilerinden, eğitimcilerden ve sivil etkinliklerde birlikte görev yaptığımız New York Polis Teşkilatı mensuplarından şahsen ve defalarca duyduğum ortak bir kaygı var: Başkonsolosluğun göreve geldiğinden bu yana toplumla olan temaslarının tonu ve niteliği zayıflamıştır.

Bu şikâyetler boş sözler değildir; bunlar, Türkiye’yi ve onun itibarını gerçekten önemseyen insanların gözlemleridir. Sayın Büyükelçim, Başkonsolosluk makamı, kişisel tercihlerden öte, kurumsal sorumlulukları temsil eder.

Başkonsolos, dünyanın en görünür şehirlerinden birinde Türkiye’nin yüzüdür; resmi törenlere liderlik eder, yerel yönetimlerle ilişkileri sürdürür, eğitimsel ve kültürel değişimleri destekler ve Türkiye’nin yumuşak gücünü besleyen karşılıklı saygıyı güçlendirir. Konsolosluğun en üst düzey temsilcisinin bu denli sembolik ve sivil öneme sahip bir törende bulunmaması, kasıtlı olmasa bile, Türkiye Cumhuriyeti ile diasporası arasındaki bağların öncelikli olmadığı mesajını verir. Bizler, toplumlar arasında köprüler kurmak için onlarca yıl emek veren kişiler olarak, bu mesajı derinden incitici buluyoruz.

Açık konuşmak isterim: Eleştirim kişisel değil, ilkeseldir. Türkiye’de hiçbir siyasi gruba borcum yoktur; tek yükümlülüğüm, 40 yıldır olduğu gibi Türkiye’yi ve şehitlerimizin onurunu savunmaktır.

Törenimize, sizin gibi örnek bir diplomat olan Sayın Büyükelçi Ahmet Yıldız katıldığında, topluluk tarafından büyük bir takdirle karşılanmıştı. Bu da, görünür ve saygılı bir katılımın diplomatik ve toplumsal yaşamımız açısından ne kadar kritik olduğunu açıkça göstermektedir.

Sayın Büyükelçim, Türkiye’nin New York’taki varlığı yalnızca resmi programlarda yer alan faaliyetlerle ölçülmez; parklar, okullar, ibadethaneler ve toplum merkezlerinde kurulan ilişkilerle anlam kazanır. Ancak ne yazık ki Sayın Yazal bu ilişkilerde görünür değildir; yalnızca maaşını alıp ofisinde oturmakla yetinmektedir. Türkiye’nin bundan daha iyisini hak ettiğine ve toplumun da sadık, mütevazı ve sürekli bir temsil beklediğine inanıyorum.

Bu meseleyi hak ettiği ciddiyetle ele alacağınıza ve güveni yeniden tesis etmek için gerekli adımları atacağınıza içtenlikle inanıyorum.

Ben, uygun gördüğünüz zamanda sizinle görüşmeye ve Büyükelçilik ile Başkonsolosluk arasında güveni ve birliği yeniden inşa etmek için iş birliği yapmaya hazır olduğumu belirtmek isterim.

Azerbaycan Zafer Günü Anma Gününde Türkiye`nin New York Başkonsolosluğu Bir Kez Daha Görev Başında
Bu hafta sonu, Azerbaycan Cumhuriyeti bayrağını göndere çekme ve Azerbaycan Zafer Günü’nü anmak için tarihi Bowling Green alanında toplandık. Bu, gurur, onur ve ortak tarih anıydı. Azerbaycan bayrağı Wall Street’te bir kez daha dalgalanırken, yalnızca Azerbaycan halkının zaferini değil, aynı zamanda Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kalıcı kardeşlik bağını da simgeliyordu: tek millet, iki devlet.
Türk halkı için Azerbaycan’ın var olma, barış içinde yaşama ve toprak bütünlüğünü koruma hakkı tartışılmazdır. Mücadele zamanlarında Azerbaycan’ın yanında olduk ve ulusal güvenliği ve ulusal çıkarları için kararlılıkla, tereddütsüz bir şekilde durmaya devam edeceğiz. Azerbaycan’ın egemenliğini inkar etmeye veya haklı zaferinin gerçekliğini çarpıtmaya yönelik herhangi bir girişim bizim için kabul edilemez.
Ancak bu birlik ve beraberlik dolu kutlama gününde, Azerbaycan toplumu tarafından haftalar öncesinden davet edilmesine rağmen New York’taki Türkiye Başkonsolosluğu’ndan tek bir temsilcinin bile hazır bulunmaması derin bir hayal kırıklığı yarattı. Başkonsolos Muhittin Ahmet Yazal’ın Cumartesi günü veya şehir dışında kişisel randevuları olabileceğini anlıyoruz; ancak Türkiye Başkonsolosluğu’nda 6’dan fazla Başkonsolos Yardımcısı da dahil olmak üzere 85’ten fazla personel bulunmaktadır. Temsilciliğin tamamen yokluğu, hazır bulunan herkes tarafından fark edildi. Bu durum, dayanışmanın açık ve sarsılmaz olması gereken bir günde rahatsız edici bir mesaj verdi.
Bunu saygıyla, kötü niyetle değil, söylüyoruz. Kamu temsilcilerimizi saygıyla sorumlu tutmaya devam edeceğiz. Sessizlik sadakat değil, dürüstlüktür. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşliğe olan bağlılığımız sarsılmaz. Bugün, yarın ve her zaman birlikte olmaya devam edeceğiz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER