Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÇELİK

Amerika’da Giresun dernekçiliğinde kaybolan 45 yıl

Giresunlular, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 45 yıldır güçlü bir nüfusa sahip. Toplumsal varlık ve temsiliyet bakımından önemli bir kitle oluşturuyoruz. Ancak tüm bu potansiyele rağmen, dernekçilikte ve lobi faaliyetlerinde maalesef aynı başarıyı yakalayabildiğimiz söylenemez.

Ne acıdır ki, Amerika’da Giresunluların dernekçilik geçmişi, dolup boşalan salonlardan öteye geçememiş, gerçek manada bir temsil gücüne dönüşememiştir.

Bugün ABD’de faaliyet gösteren Türk-Amerikan Giresun Derneği ve Amerika Karadeniz Giresunlular Derneği isimleri altında iki ana derneğimiz bulunuyor.

İlk bakışta bu iki dernek, toplumumuzu temsil ediyor gibi görünüyor. Ancak sorulması gereken asıl soru şu: Gerçekten toplumun ihtiyaçlarına yeterince cevap veriyorlar mı?

Ne yazık ki evet diyemiyoruz.

Yılda bir kez Türk Günü yürüyüşüne katılmak ya da 2-3 yılda bir düzenlenen sınırlı etkinliklerle, Amerika’daki Giresunluların sesi olunmuyor maalesefİyi niyetli olunsa bile, bugün geldiğimiz noktada, iki derneğimiz de etkinlik ve görünürlük açısından oldukça zayıf kalmış durumda. Giresunlular adına güçlü bir lobi faaliyeti yürütüldüğünü, toplumun birlik ve beraberliğini sağlayacak projelerin üretildiğini söylemek mümkün değil. 

Hâlen her yönüyle iki dernekte etkisini sürdürmeye devam ediyor.

Geçmişte iki derneğimiz çok başarılı çalışmalara imza attılar. Birliktelik oluşturmak için çeşitli etkinlikler yaptılar ancaksonuç itibarıyla gelinen noktada o başarılar çalışmalar bugün hatırlanmıyor bile.

Zira, maksadımız amiyane tabirle bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu hatırlatmakta fayda var. Gelinen noktada şunları söylemekte fayda var. Toplumsal anlamda ise ciddi bir duyarsızlık söz konusu.

Toplumun önemli bir kısmı, derneklerin eksiklerinden şikayetçi; ancak iş destek vermeye geldiğinde ortada kimse yok. Kimse destek adına hiç bir şey yapmıyor.

Yıllardır “ikinci ve üçüncü nesiller dernekçiliği omuzlar” diye beklendi. Ancak bugüne baktığımızda, gençlerimizin dernek faaliyetlerine katılımı yok denecek kadar az. Gençler eğitim aldı, iş dünyasına atıldı, bireysel başarılar elde etti; fakat maalesef ortak idealler uğruna örgütlenme refleksi gelişmedi. Gençlerimizi bu işe bulaştıramadık.

Bugün derneklerde görev alan isimler, hâlâ eski jenerasyonun birkaç fedakâr ismi. Bu döngü kırılmadığı sürece, dernekçilikte ilerleme beklemek hayalden öteye geçemeyecek. Bir adım atacak güç yok denilecek kadar az.

Bir başka noktada konuyu ele alacak olursak; daha da düşündürücü olanı, bu iki derneğin içinde hâlâ siyaset eksenli yaklaşımların etkili olması.

Belki geçmişte olduğu kadar belirgin değil, ancak eski alışkanlıkların tamamen terk edildiği de söylenemez. Oysa sivil toplum örgütleri; bireylerin ortak sorunlarına çözüm üreten, tüm kesimlere eşit mesafede duran yapılar olmalıdır. Biz Amerika’da bile eşit mesafe meselesini kavrayamadık.

Geriye dönüp baktığımızda çok yanlışları görebiliyoruz.Siyasi yönelimlerin dernek çalışmalarını gölgelemesi, toplumun genelini kucaklamayı daha da zorlaştırdığını söylemek için müneccim olmaya gerek yok

Gelinen noktada Giresunlular ne olursa olsun her zaman sahada yerini almıştır. Ancak Giresunlu sanatçılar her zaman sahipsiz kalmıştır.

Önümüzdeki ay New York’ta düzenlenecek Türk Günü Yürüyüşünde, yürüyüşün yüzde 60-70’ini Giresunluların oluşturmasına rağmen sahnede bir Giresunlu sanatçıya neden yer verilmiyor?

Örneğin; yıllardır gönüllü olarak federasyon etkinliklerinde sahne alan sevgili sanatçımız Murat Çelik ve Tuncay Uzun bu yıl da ne yazık ki sahneye çıkarılmıyorlar.

Gerekçe ise klasik: “Kontenjan doldu.”

Bu durum hem Giresunluların temsiliyet eksikliğini hem de kendi değerlerimize yeterince sahip çıkamadığımızı bir kez daha gözler önüne seriyor.

New York ile Washington arasındaki her köşe başı, Giresunlular haricinde herkes tarafından doldurulmuş durumda.

Ama!..

Nerede bir etkinlik varsa, nerede bir lider sahneye çıkacaksa, safını belli eden yine bizim insanımız oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’ya geldiğinde boş kalan salonları Giresunlular dolduruyor. Bakanlar ve milletvekilleri Amerika’ya geldiğinde de ilk koşan, ilk saf tutan yine bizler oluyoruz.

Millet olarak “salon doldurma” işinde ne geri durduk, ne de hızımızı kestik. Hâlâ en samimi duygularla, en hızlı şekilde bu geleneği sürdürüyoruz.

Ancak üzülerek görüyoruz ki; TASC (Türk Amerikan Ulusal Yönlendirme Komitesi) ve Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu gibi çatı yapılar, bu insanların emeğini ve fedakârlığını yılda yalnızca bir kez hatırlıyor.

O da ya gösterişli bir toplantıda ya da protokol gereği düzenlenen bir etkinlik vesilesiyle…

Artık bahane değil, sorumluluk zamanı! 

Amerika’daki Giresun toplumu olarak, elimizdeki gücü, sayımızı ve enerjimizi doğru kullanmadığımız sürece, yalnızca kalabalık olmaktan öteye geçemeyeceğiz.

İki derneğimizin de gerçek birer sivil toplum kuruluşuna dönüşmesi için: Siyasi hesaplardan uzak durulmalıToplumun tüm kesimlerine hitap eden projeler üretilmeliGençler bilinçli şekilde derneklerin içine çekilmeliSahada var olan gücümüz, masada da hissettirilmelidir.

Giresunlular olarak Amerika’da gerçek bir güç olmak istiyorsak, artık alkışlamakla yetinmeyip, sahaya inmeli, taşın altına elimizi koymalıyız.

Giresun’un yemyeşil dağlarında rüzgar nasıl ki özgürce eser, bizler de burada, Amerika’nın geniş topraklarında kök salmak istiyorsak; geçmişten gelen inatçı gücümüzü, kardeşliğimizi ve vefamızı yeniden keşfetmeliyiz. Birlik olursak, sadece birbirimizi değil, geleceğimizi de taşırız. Unutmayalım: Birlikte yeşerenler, fırtınalara da birlikte göğüs gerer.

Aksi halde, geçmiş 40 yıl gibi, önümüzdeki 40 yıl da kayıp bir dönem olarak tarih sayfalarına yazılacak.

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Değerli hemşehrim Hasan Çelik
    Geçmişten günümüze objektif olarak yapmış olduğu değerlendirme üzerinde düşünülmesi ve millerimizin umudu geleceğimiz Türk gençliğinin kendi öz benliğini,kültürel değerlerini yaşamaları doğrultusunda artı değer ürettikleri ülkede asimilasyona uğramadan,entegresyon ve ülkemiz adına lobisinde başarılı olmaları için orta ve uzun vadeli çallşmaların ivedilikle yapılması gerekmektedir.

Ömer Lütfi ÇAMSOY için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER