Bir Ülkenin Sessiz Kahramanları: Mehteran Birliği ve Albay Deniz Ergün’ün Ardında Yükselen Gurur

Bazı sesler vardır ki, asırlardır yankılanır… Davulun tokmağı vurduğunda sadece ritim değil, bir milletin tarihi de canlanır. Zurnanın o ince ama vakur sesi, binlerce kilometre ötede bile yüreğimizi titretir. Çünkü o ses, sadece bir müzik değil; o ses, bir hafızadır. Bir kültürdür. Bir yürüyüştür. İşte bu yürüyüşün öncülerinden biri, her yıl ABD’de göğsümüzü kabartan, milli kimliğimizi dünyanın kalbinde yaşatan Mehteran Birliği’dir.

Ve bu gurur tablosunun başında, büyük bir tevazu ve zarafetle duran bir isim var: Albay Deniz Ergün.

Milli Savunma Bakanlığı Mehteran Birliği Komutanı Albay Deniz Ergün, sadece bir komutan değil, adeta bir kültür elçisi, bir gönül eri… Onun liderliğinde şekillenen Mehteran Birliği, her yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde tarih yazıyor. Özellikle New York Türk Günü Yürüyüşü’nde sergiledikleri görkemli geçit, sadece bir gösteri değil, adeta geçmiş ile gelecek arasında kurulan onurlu bir köprüdür. O köprünün her adımında, ecdadın ayak izleri duyulur; her marşta, Malazgirt’ten İstanbul’un fethine uzanan bir milletin direnişi ve dirilişi hissedilir.

Times Square’de yankılanan mehter sesi, Amerika’nın kalbinde Türk tarihinin izlerini bırakıyor. Her yıl New York’un göbeğinde, gökdelenlerin gölgesinde yükselen bu nağmeler, sadece izleyen Türkleri değil, Amerikalıları da büyülüyor. Sadece New York’ta değil başka eyaletlerde ve gittikleri her yerde, o anlar, mehter sadece bir müzik değil; bir milletin kendine olan güveninin simgesi oluyor.

Albay Deniz Ergün’ün liderliği, Mehteran Birliği’ne sadece bir askeri disiplin değil, aynı zamanda bir sanatkâr zarafeti kazandırıyor. Onun güler yüzü, tok sesi, özverili duruşu Türk ordusunun asaletini yansıtıyor. Etrafındaki tüm askerlerde, onun izini görmek mümkün: dik duruş, vakur yürüyüş, gözlerde yanan bir vatan sevgisi…

Türk-Amerikan toplumu için Mehteran Birliği sadece bir askeri birim değil, duygusal bir bağdır. Diasporada yaşayan binlerce Türk için onların sahneye çıkışı, adeta bir bayramdır. Bir sene boyunca birikmiş özlemin, kimlik arayışının, gurbetin acısının birdenbire boşaldığı bir an… Mehteran gelir, kalabalık susar. Gözler dolar. Ve hep bir ağızdan bir marş başlar: “Ceddin deden, neslin baban / Hep kahraman Türk milleti…”

Albay Deniz Ergün ve onun özverili ekibi, Türk milletinin sesi, nefesi, yüreği olmayı sürdürüyor. Onlar sadece Amerika’da yürümüyor; geçmişimizden geleceğe doğru yürüyen, kültürümüzü dünyanın en kalabalık meydanlarında haykıran bir nefer ordusudur. Öyle bir ordu ki, kılıcı marşı, siperi kültürü, hedefi ise kalplerdir.

Onlara baktığımızda yalnızca mehter kıyafetlerini değil, bin yıllık bir mirası görürüz. O kıyafetler, sadece kumaş değil; bir bayraktır. Bir hatıradır. Ve bir çağrıdır: “Biz buradayız. Vatanımızdan binlerce kilometre uzakta da olsak, tarihimizi, kültürümüzü, onurumuzu yaşatıyoruz.”

Deniz Ergün Albayımla tanışma fırsatım olmuştu 

Bu vesileyle, başta Albay Deniz Ergün olmak üzere Mehteran Birliği’nin her bir neferine en içten şükranlarımı sunuyorum. Onlar sessiz kahramanlarımız. Belki sosyal medyada milyonlarca takipçileri yok. Belki manşetlerde her gün yer almıyorlar. Ama onlar, yüreklerde taht kuran gerçek yıldızlar.

Ey Mehteran! Yürüyüşünüz daim, sesiniz ebedi, iziniz silinmez olsun…