Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÇELİK
Hasan ÇELİK

30 Yılın Ardında: Bir Göçün ve ABD Hikâyesi

Bugün 9 Ağustos 2025… Bana çok şeyleri Anlatıyor 

Değerli okuyucularım, sevgili gönül dostlarım…

Tam 30 yıl önce, bir valiz, biraz umut ve içimdeki büyük bir merakla Amerika Birleşik Devletleri’ne adım attım. O zamanlar bilmediğim bir şey vardı: Bu topraklar bana çok şey verecek ama çok şey de alıp götürecekti.

Geçen 29 yılda, Türkiye’de yakalayamadığımız bir hayatı burada kurmaya çalıştık. Daha iyi imkânlar, daha güvenli bir gelecek, çocuklarımız için daha parlak bir yol… Fakat fark etmeden, gerimizde bıraktığımız hayatın ince ince eriyip gittiğine tanık olduk. Biz buradaki günlere tutunurken, oradaki günlerimiz elimizden kaydı.

En acısı ise, bir daha göremeyeceğim canlar oldu. Başta, bu dünyaya çile çekmeye gelmiş, çilesini de onurla tamamlamış olan anneciğim… Ardından, hayatım boyunca gururla anlattığım, bizlere öğretileriyle ve duruşuyla bana hep yol gösteren örnek aldığın babacığım… Her ikisinin de yeri doldurulamaz. Her geçen gün biraz daha anlıyorum ki, zaman acıyı hafifletmiyor; sadece alışmayı öğretiyor.

Hayat derler, “Doğduğun yerde değil, doyduğun yerde…”

Bu sözün ağırlığını her geçen yıl daha çok hissediyorum.

Bu 30 yıla sığdırmadığımız şey kalmadı: Annem, babam, amcalarım, yeğenim… Çocukluk arkadaşlarım, komşularım, köyden yüzlerce tanıdık, İlçe’den arkadaşlarım… Bir bir göçtüler bu dünyadan. O yolculuk ki, hepimizin kaderinde var… Biz de bu gerçeği yaşayarak öğrendik.

Göç, yalnızca fiziki bir yer değiştirme değildir; geride bıraktıklarınla birlikte ruhunun bir kısmının da orada kalmasıdır. Benim de ruhumun bir yarısı hâlâ memleketin dağlarında, köyümün yollarında, çocukluğumun geçtiği evin duvarlarında…

Yine de, hayatta bana en büyük şansı sorarsanız, hiç düşünmeden söylerim: Eşim ve çocuklarım… Onlarla aynı çatının altında olmak, bu uzun göç yolculuğunun en büyük ödülü oldu. Hayatın fırtınalarında savrulurken, onların varlığı en sağlam limanım oldu.

30 yıl önce bavuluma koyduklarımın yarısı umut, yarısı da memleket kokusuydu. Bugün ise elimde, yaşanmışlıkların ağır ama kıymetli yükü var. Bazen düşünüyorum… Belki de göçmen olmak, iki yerin de tam anlamıyla vatandaşı olamamak demek. Ama aynı zamanda iki kültürü, iki sevgiyi ve iki özlemi birlikte taşımak demek.

Şimdi geriye dönüp bakınca, hem acı hem minnet dolu bir tablo görüyorum. Acı; çünkü çok şey kaybettim. Minnet; çünkü çok şey kazandım. Ve biliyorum ki, bu göç hikâyesi, benimle birlikte çocuklarımın ve onların çocuklarının hikâyesine de eklenip gidecek.

Belki de insan, nereye giderse gitsin, yüreğinde taşıdığı topraklara dönüyor. Ve ben, 30 yılın ardından hâlâ aynı yere dönüyorum: Annemin duasına, babamın duası ve nasihatine, memleketimin kokusuna…

Gözlerimi Kapattığımda 

Bazen gecenin sessizliğinde gözlerimi kapatırım… Ne New York – Times Meydanı kalabalığı, ne gökdelenlerin ışıkları, ne de Amerika’nın bitmeyen telaşı gelir aklıma. İlk gördüğüm, köyümün toprak yolları olur. Annemin evin kapısında yüzüme gülümseyişi, babamın elindeki pazar torbasıyla çok özlediğim o sesi…

Gözlerimi kapattığımda hâlâ o evdeyim. Pencereden esen rüzgâr, çocukluğumun kokusunu getirir. O koku ki, üzerinden yıllar geçse de burnumda tüter. Gurbette yaşamak, biraz da bu demek; elinin yetişmediği, sesinin ulaşmadığı yerlere özlem duymak…

Şimdi biliyorum ki, insanın en büyük serveti bankadaki parası, garajındaki arabası değil; elini tutabildiği annesi, sohbet edebildiği babası, kapısını çalıp “geldim” diyebildiği dostlarıdır. Biz, bu serveti kaybedince kıymetini anladık.

Belki de bu yüzden, 30 yıl sonra geriye dönüp baktığımda, kazandıklarımın listesi kısa, kaybettiklerimin listesi uzundur. Ama bilirim ki, her kayıp, bana daha derin bir bakış, daha büyük bir sabır ve her anın kıymetini bilme duygusu kazandırdı.

Sevgili okuyucularım,

Her göçmen, arkasında bir hikâye bırakır; kimisi yarım kalmış bir gençlik, kimisi kavuşulamayan sevdalar, kimisi de bir daha duyulamayacak sesler… Eğer siz hâlâ sevdiklerinizin elini tutabiliyorsanız, gözlerinin içine bakıp “iyi ki” diyebiliyorsanız, bilin ki en büyük servetiniz budur. Bizler, gurbette yaşayanlar, bunu bedelini ödeyerek öğrendik. Hayat, dönüp baktığınızda “keşke”lerle değil, “iyi ki”lerle dolu olsun. Çünkü bir gün, sizin de bavulunuzun yarısı umut, yarısı ise geride kalanların kokusuyla dolacak…

Yazımın Vedası…

Bu satırları yazarken içimde tarifsiz bir sızı var. Çünkü bu hikâye yalnızca benim değil, milyonlarca gurbette yaşayan insanın hikâyesi. Her birimiz farklı sebeplerle yola çıktık, farklı şehirlerde, farklı sokaklarda yaşadık. Ama içimizdeki hasretin rengi hep aynı kaldı.

30 yılın ardından anladım ki, insan gittiği yerde yeni bir hayat kurabilir ama yüreğinde eski hayatının izlerini silmez. Bu izler bazen bir türkünün nakaratında, bazen annenin gülüşünde, bazen babanın tatlı sevgi dolu bakışında saklıdır.

Bugün, geride bıraktıklarıma sesleniyorum:

Biliyorum, aramızdaki mesafeler büyük, yollar uzun, yıllar araya girdi. Ama bilin ki, siz hep kalbimin başköşesindesiniz. Belki bir daha aynı sofrada oturamayacağız, aynı bayram sabahını paylaşamayacağız… Ama dua ve hatıralarımız, aramızdaki en sağlam köprü olmaya devam edecek.

Ve siz, sevgili okuyucularım… Hayatınızın kıymetini bilin. Eliniz hâlâ sevdiklerinizin eline değebiliyorsa, gözleriniz hâlâ onların gözlerine bakabiliyorsa, hiçbir şey sizi daha zengin yapamaz. Çünkü bir gün, herkesin hikâyesi benimki gibi bir veda ile bitecek.

Ben, 30 yıl önce çıktığım bu uzun yolculukta, kazandıklarımı da kaybettiklerimi de yanıma alarak yoluma devam ediyorum. Bir elim Amerika’da, bir elim hâlâ Türkiye’de…

Ve bilmenizi isterim ki, gurbette en zor şey, ardına bakmadan yürüyebilmektir.

Hoşça kal memleket…

Hoşça kal çocukluğumun kokusu…

Hoşça kal, bana hayatı öğreten güzel insanlar…

Ve hoşça kal, bir gün mutlaka yeniden kavuşacağımız o topraklar…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER