Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÇELİK

Türk Toplumunun Sırtından Kim Ne Kazanıyor?

Kurumun içerisinde ayrı bir faaliyet gösteren şahısla ilgili iddaların ardı arkası kesilmiyor.

Yiyici düzenin çarkı dönmeyecek, milletimiz uyandı! Geçen yıl Pennsylvania eyaletinin Philadelphia şehrinde düzenlenen Türk Festivali etrafında dönen iddialar, toplumun vicdanını sızlatıyor. Bu festival, bir dayanışma ve kültürel birlikteliğin sembolü olması gerekirken, perde arkasındaki bazı gelişmeler tam tersi bir tablo çiziyor.

Yine ön saflarda kendine menfat kapısı olarak gördüğü kurumun içerisindeki şahışla ilgili korkunç iddialar gelmeye devam ediyor. Son günlerde bana ulaşan dernek başkanları ve yöneticilerinin ifadeleri oldukça ciddi. Çok sayıda sivil toplum temsilcisi, bir ismin festival organizasyonu bahanesiyle farklı dernek ve kişilerden para talep ettiğini, kişisel çıkar sağlamaya çalıştığını dile getiriyor. Kişiye ben biliyorum! Bu kişi kimdir? Hangi yetkiyle, hangi gerekçeyle Türk toplumunun ortak değerleri üzerinden maddi kazanç elde etmeye çalışmaktadır?

Dahası, bu şahsın devlet protokolünde hiçbir resmi görevi olmamasına rağmen, New York Başkonsolosluğu’nun çeşitli programlarında ve hizmet bölgelerindeki çalışmalarında boy göstermesi ve adeta resmi bir görevli gibi davranması dikkat çekiyor. Devletimizin temsil makamlarında memur eksikliği mi vardır ki, bu kişi gezici konsolosluk hizmetlerine dahi katılmaktadır? Eğer kendisine özel bir görev verilmişse, kamuoyuna bunun gerekçesi açıklanmalıdır. Aksi hâlde bu durum, devlet ciddiyetine gölge düşürmektedir.

Bir el cepte, diğer el telefonda; büyükelçi ve başkonsolosun yanında saygısızca verilen pozlar… Bu tavırlar, toplumun devletine duyduğu saygıyı zedelemektedir. Biz yıllardır kamu adına çalışan gazeteciler olarak resmi makamlara gösterilen saygının önemini bilir ve gözetiriz. Ancak bu kişi, kamuoyunun gözünde bir süredir farklı niyetlerle hareket ettiği izlenimi vermektedir.

Buradan açıkça soruyorum:

  • Festival için hangi STK ve derneklerden maddi talepte bulundunuz?
  • Size bu yetkiyi kim verdi?
  • Devletin resmi programlarında ne sıfatla yer alıyorsunuz?
  • Gezici Konsolosluk hizmetlerine hangi sıfatla katıldınız, katılıyorsunuz?
  • Camii derneklerimizi yılda iki sefer Türkiye’ye karşı güçlüyüz görüntüsü ve kendinize bir güç devşirmek adınamı kullanıyorsunuz?
  • Washington DC ve New York’taki etkinliklere katılmak için bırakın bir otobüs insanı10 kişi toplama gücünüz varmı?

Bu soruların cevapları kamuoyunun hakkıdır. Türk-Amerikan toplumunun samimiyetini, dayanışma ruhunu ve itibarını kendi kişisel menfaatleri için araç hâline getirmeye çalışanlara karşı susmayacağız.

Toplumda hiçbir karşılığı olmayan, itibarsız kişilerin bu tür kurum ve yapılar içinde yer bulması tesadüf değildir. Bu şahısları kimler, hangi siyasi bağlantıları kullanarak bu konumlara getiriyor? Bu sorunun da açıkça ortaya konması gerekiyor.

Son iki yılda etkinlik sayısını artırsa da, sadece ismi duyulan ve içerik üretmeyen yapılar kendilerini yenilemeli, bu tür şaibeli isimlerden arınmalıdır. Aksi hâlde, bu yapılar yalnızca belirli çevrelerin menfaat ağına dönüşür.

Daha da vahimi, bu kişilerin arkasında bazı diplomatlarımızın da durduğu yönünde iddialar var. Eğer bu isimlere gerçekten destek veriliyorsa, bu tutumlar da devletimizin ciddiyetiyle bağdaşmaz. Gereği yapılmalı, devletimizin temsil makamı bu tür şaibelerin gölgesinde kalmamalıdır.

Unutulmamalıdır ki; güven zedelenirse, toplum dağılır. Bu toplum, ahbap-çavuş ilişkileriyle değil, şeffaflık ve ortak akılla ayakta kalabilir. Bu tarz ilişkilerle yol yürümek mümkün değildir. Şimdi susarsak, yarın kaybedeceğimiz sadece saygınlığımız değil, birliğimiz olur.

Kurumlar Ne İçin Var?

Devletin temsil makamlarının bir şahsın kişisel ajandasına dönüşmesi ne hukuken ne vicdanen kabul edilemez. Sivil toplum kuruluşları adına alınan paralar, toplum için harcanmalı. Fakat görünen o ki bazı kişiler, kurum adını kullanarak festival organize ediyor, sonra da utanmadan STK’lardan maddi destek talep ediyor. Bu halk bugüne kadar devlet desteği olmadan da Türk Günü’nü kutladı, festivalini yaptı. New York’ta da, Paterson’da da, Philadelphia’da da örnekleri var. O zaman sormak gerekiyor: Şimdi bu kişi neden devlet kurumlarının adını arkasına alıyor?

Dahası, bu şahsın New York Başkonsolosluğu’na davetiye listesi hazırlayıp sunduğu, kimlerin listeye gireceğine karar verdiği yönünde çok sayıda duyum ve iddialar var. Bu, bir bireyin devletin protokolünü kişisel ilişkilerine göre yönettiği anlamına gelir. Böyle bir yetki devri varsa kamuoyuna açıklanmalıdır. Aksi hâlde bu zafiyet, sadece şahısla değil, temsil makamlarıyla da ilgili bir sorundur.

Toplumu Kim Bölüyor?

Ben 30 yıldır bu toplumun içindeyim, FETÖ ile mücadelede en ön safta yer aldım. Fakat bugün karşı karşıya kaldığımız yapı, FETÖ döneminden bile daha sinsi. En azından o dönemde karşımızda bir yapı, bir organizasyon vardı. Bugün ise dost görünen, ama kişisel çıkarı uğruna her şeyi mubah gören bir anlayışın toplumu içten içe böldüğünü görüyoruz.

Sayın Washington Büyükelçimiz, Sayın New York Başkonsolosumuz… Toplumun içindeki çürük elmaları temizlemek artık vatandaşın değil, devletin sorumluluğudur. Bu çarpık düzenin devam etmesine sessiz kalınırsa, yarın çok geç olabilir. Sessizlik, bu tür yapılanmalara cesaret verir.

Şimdi Değilse Ne Zaman?

Bugün bazı kişiler, “temsil” adı altında sadece kendilerini temsil ediyor. Dernekleri kullanarak güç devşiriyor, köşe başlarını tutmuş durumda. Konsoloslukların sağında solunda, her davette en önde. Hangi yetkiyle? Kim adına?

New York, New Jersey, Delaware ve Pennsylvania’daki camii derneklerine sesleniyorum: Bu yapının içindeki menfaat çetelerine prim vermeyin. Hiçbir kurumun gölgesine sığınmadan, kendi iradenizle hareket edin. Kendinizi kullandırtmayın. Türkiye’ye karşı güçlü görünmek için sizin emeklerinizi istismar edenlere geçit vermeyin.

Ama bu halk artık kullanılamaz. Samimi, şeffaf ve halkla iç içe bir birliktelik için, devletin tüm kademelerine çağrımdır: Bu milletin enerjisi heba edilmesin.

Son Söz

Bu toplum hâlâ bir araya gelebilir. Hâlâ ortak bir gelecek inşa edebiliriz. Ama bunun için önce aramıza sızmış çıkar odaklarını temizlememiz gerekiyor. Devletin tarafsızlığı, kurumların liyakati, toplumun sağduyusu bu sürecin en büyük gücüdür. Yeter ki toplumun üzerine çöken bu kirli eller artık çekilsin.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER