Hasan Çelik/TÜRK USA NEWS
New York’un kalabalık sokaklarında her hafta tekrarlanan sessiz bir iyilik hareketi, kentin çehresine insanlık katıyor. Manhattan’daki Ali Baba restoranı, her çarşamba günü yalnızca yemek sunmuyor; umut, şefkat ve dayanışma da ikram ediyor. “Ali Baba Ailesi” olarak anılan gönüllüler topluluğu, evsizlere ve göçmenlere sıcak yemek dağıtarak kent yaşamının görünmeyen yüzlerine yürekten dokunuyor.
Gönüllülerden biri, bu faaliyetin felsefesini şu sözlerle özetliyor: “Bu iş işle ilgili değil. Bu insanlık hakkında.” Gerçekten de, her çarşamba kurulan bu sofralar yalnızca fiziksel bir ihtiyacı karşılamıyor; insan olmanın, birlikte var olmanın ve paylaşmanın en saf örneğini sunuyor.
Yemek Değil, Umut Dağıtıyorlar
Ali Baba Ailesi’nin bu çabası, klasik anlamda bir yardım faaliyeti olmanın ötesinde, toplumsal farkındalığın canlı bir örneği. Ekip, “Hayatta ne kazandığın değil, ne verdiğin önemlidir” anlayışıyla hareket ediyor. Bu yüzden de hiçbir maddi karşılık beklemeden, gönülden gelen bir hizmet sunuyorlar. İnançlarına göre; sevgiyle verilen her şeyin karşılığı, bir şekilde geri dönüyor.
Göçmenler için bu sofralar, yeni bir ülkeye alışma sürecinde hissedilen yalnızlığı hafifletiyor. Evsizler içinse, unutulmadıklarını hissettiren, güven ve haysiyetin yeniden yeşerdiği bir alan haline geliyor.
Ali Baba Ailesi: Toplumsal Bir Hareketin Adı
Bu sosyal girişim ilk başladığında yalnızca birkaç kişiye ulaşmayı hedefliyordu. Ancak zamanla büyüyerek bir topluluk hareketine dönüştü. Her hafta farklı yaşlardan, kültürlerden ve mesleklerden insanlar gönüllü olarak destek veriyor. Kimisi yemek pişiriyor, kimisi dağıtım yapıyor, kimisi yalnızca gülümseyerek destek oluyor.
“Biz sadece yemek vermiyoruz,” diyen gönüllüler, “iyilik, umut ve saygı sunuyoruz” diyerek yaptıkları işi tanımlıyor. Her çarşamba yinelenen bu paylaşım kültürü, bu hareketin neden başladığını ve neden devam ettiğini hatırlatıyor.
Topluma Açık Davet: Şefkat Zincirine Katılın
Ali Baba Ailesi, bu gönül hareketini daha da büyütmek amacıyla topluma açık bir çağrıda bulunuyor. Gönüllüler, “Sizi bu şefkat yolculuğuna davet ediyoruz. Gelin, bir tebessümle değişime ortak olun. Çünkü birlikte, bu dünyayı daha yaşanabilir kılabiliriz—her seferinde bir tabakla” sözleriyle herkesi davet ediyor.
Bu çağrı, sadece yardım etmek isteyenlere değil; toplumsal sorumluluk almak, dayanışmanın parçası olmak ve anlamlı bir aidiyet hissi arayan herkese yöneltiliyor. Zira bazen dünyayı değiştirmek için büyük adımlar değil, küçük bir tabak yemek ve samimi bir gülümseme yeterlidir.