Nöbetçi Eczaneler
Hasan Çelik
İSTANBUL – Türk havacılığı bir kez daha dünya sahnesinde adından söz ettirdi. İstanbul Havalimanı, geçtiğimiz günlerde aynı anda üç uçağın eş zamanlı olarak kalkış yaptığı bir operasyona imza atarak küresel havacılık tarihinde yerini aldı. Bu gelişme, Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünyada bu operasyonu gerçekleştirebilen ikinci ülke olarak Türkiye’yi ön plana çıkarırken, havalimanı yönetiminin daha büyük bir hedefe yöneldiği de ortaya çıktı: Aynı anda dört uçağın havalanması.
Eş Zamanlı Kalkış: Mühendislik, Koordinasyon ve Cesaretin Buluştuğu An
3 uçağın aynı anda kalkışı, yalnızca güçlü bir pist altyapısı değil, aynı zamanda üst düzey hava trafik kontrolü, meteorolojik denge, uçuş güvenliği protokolleri ve ileri düzeyde teknolojik altyapı gerektiren son derece kompleks bir operasyon olarak değerlendiriliyor. İstanbul Havalimanı’nda bu operasyonun başarıyla gerçekleştirilmesi, sadece Türkiye’nin değil, bölgenin de havacılık merkezi olma iddiasını güçlendiriyor.
Yetkililer tarafından yapılan açıklamada, bu tarz operasyonların milimetrik hassasiyetle planlandığı ve Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) standartlarına tam uyum içinde yürütüldüğü belirtildi. Aynı anda üç uçağın güvenli bir şekilde havalanması, havalimanının pist düzeni, trafik yönetim sistemi ve yer kontrol kabiliyetinin ulaştığı seviyeyi gözler önüne serdi.
Dünyada İlk Olacak: 4 Uçağın Aynı Anda Kalkışı
İstanbul Havalimanı’nın bu başarıyı daha ileriye taşıma hedefi de netleşti. Havalimanı yönetimi, teknik altyapı ve pist konfigürasyonunun aynı anda dört uçağın kalkış yapmasına elverişli olduğunu vurgulayarak, bu hedefin dünyada bir ilk olacağını duyurdu. Bu operasyonun hayata geçmesi halinde İstanbul Havalimanı, sadece yolcu kapasitesi ve mimarisiyle değil, operasyonel kabiliyetiyle de dünya havacılığında öncü bir pozisyona ulaşacak.
Bağımsız Pistler: Kritik Unsur
İstanbul Havalimanı’nın bu tür yüksek yoğunluklu operasyonları gerçekleştirebilmesinin temelinde “bağımsız pist” sistemine sahip olması yatıyor. Havalimanında yer alan pistler, birbiriyle etkileşim yaratmayacak şekilde konumlandırılmış durumda. Bu da aynı anda çoklu kalkış ve inişlere olanak tanıyor. Ayrıca apron genişliği, taksi yollarının kapasitesi ve kule koordinasyonunun etkinliği, bu sistemi destekleyen diğer önemli unsurlar arasında yer alıyor.
Havacılığın Geleceği Türkiye’den Şekilleniyor
Uluslararası hava taşımacılığı, son yıllarda hızla artan yolcu trafiği ve globalleşen ticaretle birlikte altyapı yatırımlarını daha da kritik hale getiriyor. Bu bağlamda İstanbul Havalimanı, yalnızca bir ulaşım noktası değil, aynı zamanda küresel bir “aviation hub” (havacılık merkezi) olma yolunda ilerliyor. 2023 yılı verilerine göre Avrupa’nın en yoğun havalimanı unvanını elinde bulunduran İstanbul Havalimanı, bu operasyonel başarılarla birlikte sıralamada daha da üst sıraları hedefliyor.
Uluslararası Basın ve Uzmanlardan Övgü
Havacılık sektörünün önde gelen uluslararası yayın organları ve uzmanları da İstanbul Havalimanı’nın bu adımını yakından izliyor. Aviation Week, Simple Flying ve Air Transport World gibi havacılık yayınları, Türkiye’nin bu operasyonel kapasitesini “etkileyici”, “öncü” ve “geleceğe yön veren” olarak nitelendirdi.
Yeni Bir Standart mı Oluşuyor?
İstanbul Havalimanı’nın attığı bu adımlar, dünya havacılığı açısından yeni bir tartışmayı da beraberinde getiriyor: Çoklu kalkış ve inişlerde yeni bir operasyonel standart mı doğuyor? Sektör uzmanları, bu tarz operasyonların küresel anlamda yaygınlaşması için altyapı yatırımlarının yanı sıra regülasyonların da güncellenmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak şimdilik İstanbul Havalimanı, bu konuda dünyanın en cesur adımını atanlardan biri olmayı başarmış durumda.
Sonuç: Türkiye’nin Gökyüzündeki Vizyonu Büyüyor
İstanbul Havalimanı’nın gerçekleştirdiği bu operasyon, sadece teknik bir başarı değil; Türkiye’nin küresel ulaşımda, lojistikte ve havacılıkta merkez ülke olma vizyonunun da somut bir tezahürü. Havalimanı yönetiminin aynı anda dört uçağı havalandırma hedefi, sadece havacılık dünyasına değil, tüm dünyaya Türkiye’nin iddiasını bir kez daha hatırlatıyor: Gökyüzü sınır değil, yeni başlangıçtır.
