Sayın Temsilci Miller,
Size yalnızca hayal kırıklığı içinde değil, aynı zamanda Sih dini lideri Giani Surinder Singh’in ABD Temsilciler Meclisi’nde yaptığı dua ile ilgili olarak sosyal medyada paylaştığınız son açıklamalarınız nedeniyle derin bir endişe içinde yazıyorum. Kendisini Müslüman olarak yanlış bir şekilde tanımlayan ve “Amerika Hristiyan bir ulus olarak kurulduğu için” “bunun asla olmasına izin verilmemeliydi” diyen açıklamanız olgusal olarak hatalı, anayasal olarak savunulamaz ve ahlaki olarak savunulamaz.
Amerika Birleşik Devletleri bir teokrasi olarak kurulmadı ve dini münhasırlık üzerine kurulmadı. Birçoğu Hristiyan inancına sahip olan kurucularımız, dini devlet gücüyle karıştırmanın tehlikelerini de açıklıkla ve inançla kabul ettiler. Anayasamızın yapısı bu bilgeliği yansıtır: VI. Madde kamu görevi için dini sınavları yasaklar ve Birinci Değişiklik hem dinin özgürce uygulanmasını hem de herhangi bir dinin hükümet tarafından kurulmasının yasaklanmasını açıkça garanti eder. Bu hükümler retorik süslemeler değildi, sizin açıklamalarınızın çağrıştırdığı türden mezhepsel dışlamaya karşı kasıtlı güvencelerdi.
Birleşik Devletler Kongresi’nin seçilmiş bir üyesinin, başlangıçta yanlış bir tanımlamaya dayansa bile, Meclis’te Hristiyan olmayan bir duanın yer almasına öfke duyması hem rahatsız edici hem de ifşa edicidir. Böyle bir açıklama, bu ulusu güçlü kılan çoğulcu değerlere karşı bir saygı eksikliğini ele verir. Ayrıca, savunmaya yemin ettiğimiz demokratik idealleri baltalayan tehlikeli ve dışlayıcı bir dünya görüşünü yansıtır.
Amerika’nın “Hristiyan bir ulus” olarak anılması, tarihsel olarak dini azınlıkları dışlamak ve ulusal anlatımızı çarpıtmak için kullanılmıştır. Senato tarafından oybirliğiyle onaylanan ve Başkan John Adams tarafından imzalanan 1797 Trablus Antlaşması, “Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti hiçbir şekilde Hristiyan dinine dayanmamaktadır” beyanında kesindir. Bu, sadece tarihsel önemsiz bir bilgi değil, ulusumuzun dini tarafsızlığa olan bağlılığının bağlayıcı bir kanıtıdır.
İster cehaletten, ister dar bir siyasi tabana hesaplanmış bir çağrıdan kaynaklansın, açıklamalarınız dini hoşgörüsüzlüğü körükleme ve halihazırda artan nefret eylemleriyle boğuşan bir toplumdaki bölünmeleri derinleştirme riski taşımaktadır. Bir Kongre üyesinin, bazı Amerikalıların inançları nedeniyle tanınmayı, onuru veya kamuoyunda seslerini duyurmayı daha az hak ettiklerini ima etmesi hiç de önemsiz bir mesele değildir.
Kamu göreviyle birlikte gelen muazzam sorumluluk üzerinde düşünmenizi saygıyla rica ediyorum. Sadece inançlarınızı paylaşanların değil, tüm seçmenlerinizin temsilcisi olarak, Sihler, Müslümanlar, Yahudiler, Hindular, Budistler, Hristiyanlar ve inançsızlar dahil olmak üzere her Amerikalının anayasal haklarını korumakla yükümlüsünüz. Ayrıca, sözlerinizden zarar gören topluluklardan hiçbir koşula bağlı kalmadan özür dilemekle de yükümlüsünüz, böylece bir Nefret Tüccarı olarak bilinmezsiniz.
Dini özgürlük çoğunluk için bir ayrıcalık değildir. Herkese verilen bir sözdür. Bu söz sadece Amerikalılara ait değil, kutsaldır. Amerika LAİK KALACAĞIZ.
YORUMLAR