Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÇELİK

Başarı Sahada Değilse Nerede?

Amerikan Ligi MLS, Küresel Futbolun Yeni Ekonomik Gücü mü?

Bir zamanlar futbol başarıyı yalnızca sahada arardı. Kazanılan kupalar, dolup taşan tribünler, formaları kapışılan yıldızlar… Hepsi kulüplerin değerini belirleyen temel taşlardı. Milyar dolarlık kulüp olmak için Şampiyonlar Ligi gecelerinde sahne almak, küresel forma satışlarında zirveye çıkmak şarttı.

Ama artık o dünya değişti. Bugün UEFA’da oynamayan, kendi ülkesinde şampiyonluk görmemiş kulüpler bile dünyanın en değerli futbol markaları arasında yer alabiliyor. Ve bu sessiz devrimin başrolünde Amerika Birleşik Devletleri yer alıyor.

Sportico Listesi: Futbolun Ekonomi Haritası Yeniden Çiziliyor

2024 yılına ait Sportico Futbol Kulübü Değerlemeleri listesi, futbolun artık yalnızca bir spor değil, aynı zamanda bir endüstri olduğunu güçlü bir biçimde ortaya koydu. Listeye göre, dünyadaki en değerli 50 futbol kulübünün toplam değeri 86 milyar dolara ulaşmış durumda. Listenin zirvesinde, 6.53 milyar dolarlık değeriyle Real Madrid var. Ancak listeye damgasını vuran sürpriz bir kıta: Kuzey Amerika.

Major League Soccer (MLS) çatısı altındaki tam 19 kulüp, ilk 50’ye girerek adeta futbol ekonomisinin yeni merkezini ilan etti. Bu sayı, İspanya, Almanya, İtalya ve Fransa liglerinin toplamından fazla. Avrupa’nın büyük liglerinden Premier Lig 14 kulüple ikinci sırada yer alırken, LaLiga 5, Bundesliga ve Serie A ise yalnızca üçer takımla listede kendine yer bulabildi.

Dahası, listeye giren Amerikan kulüplerinin çoğu futbolseverin zihninde bile yer etmeyen takımlar: Sporting Kansas City, Nashville SC ve Austin FC… Ne Şampiyonlar Ligi’ne katılmışlar ne de kıtalararası kupa kaldırmışlar. Ancak değerleriyle Avrupa devlerinin ensesinde soluk alıyorlar. Peki, bu nasıl mümkün oluyor?

MLS Modeli: Sahada Değil, Sistemde Kazanmak

Amerikan futbol sisteminin en büyük farkı, “performans” merkezli değil, “sistem” merkezli işlemesi. Avrupa futbolunda kulüp değeri büyük ölçüde sportif başarıya ve kısa vadeli gelir kalemlerine dayanırken, MLS’de durum çok daha farklı.

Kulüpler sadece birer spor organizasyonu değil; aynı zamanda gayrimenkul yatırımcısı, medya şirketi ve sosyal marka olarak kurgulanıyor.

Örneğin, Inter Miami… Evet, Lionel Messi’nin gelişiyle birlikte medya ilgisi ve forma satışlarında patlama yaşandı. Ancak kulübün değerini belirleyen asıl unsur, Miami Freedom Park projesiyle birlikte gelen büyük ölçekli kentsel dönüşüm yatırımı. Bir başka örnek LAFC. Banc of California Stadyumu sadece maç oynanan bir alan değil; konserler, fuarlar, etkinlikler ve emlak yatırımlarıyla dolu bir yaşam merkezi.

MLS kulüpleri, stadyumun çevresine inşa ettikleri alışveriş merkezleri, oteller, konut projeleri ve ofis binalarıyla futbolu 90 dakikalık bir oyundan, 90 yıllık bir yatırım stratejisine dönüştürüyor.

Avrupa’nın Kırılganlığı: Sahadaki Başarı Yetmiyor

Avrupa kulüpleri hâlâ saha içi başarıya bağımlı bir sistemin içinde sıkışmış durumda. Şampiyonlar Ligi’ne katılamayan kulüpler bir sonraki yıl ciddi gelir kaybı yaşıyor. Küme düşen bir takım ise adeta ekonomik uçuruma sürükleniyor.

Sportico’nun analizine göre, Avrupa kulüplerinin değerleme katsayıları 2.5x ile 7.25x arasında değişiyor. Yani yıllık gelirlerin bu çarpanla katlanarak kulüp değeri hesaplanıyor. Ancak bu çarpanlar da UEFA performansı, sponsorluk durumu, stadyum sahipliği ve döviz kurları gibi oynak değişkenlere bağlı.

Manchester City, 2023-24 sezonunda 371 milyon dolarlık yayın geliriyle zirvede yer aldı. Bayern Münih 455 milyon dolarlık ticari gelirle sponsorluk alanında öne çıktı. Real Madrid ise maç günü gelirinde 346 milyon dolarla fark yarattı. Fakat bu devasa gelirlerin bile borçları kapatmaya yetmediği, birçok Avrupa kulübünün mali disiplin arayışında olduğu biliniyor.

MLS’nin Kurduğu Korunaklı Sistem

Peki, MLS nasıl oldu da bu kadar kısa sürede bu ekonomik devrimi gerçekleştirdi?

Cevap basit ama etkileyici: Risk minimize edildi, sistem merkezileştirildi.

MLS bir kapalı lig sistemiyle işliyor. Ne küme düşme tehlikesi var, ne de UEFA kotası baskısı. Takımlar, ligin bir franchise parçası olarak çalışıyor. Yeni katılan kulüpler 500 milyon doları bulan giriş ücretleri ödüyor. Bu model, Avrupa’nın aksine yatırımcılara öngörülebilir, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapı sunuyor.

Üstelik tüm yayın hakları merkezi olarak yönetiliyor. Apple TV ile yapılan 10 yıllık, 2.5 milyar dolarlık yayın anlaşması, Amerikan futbolunun medya stratejisini dijital bir platform üzerinden konsolide ediyor. Yerel yayınlardan feragat edilmiş olabilir, ama küresel ölçekte tek elden sunulan bu model uzun vadede Avrupa’nın da dikkatini çekecek türden.

Messi Transferi: Tetikleyici Değil, Taçlandırıcı Hamle

Lionel Messi’nin Inter Miami’ye transferi sadece sportif değil, stratejik bir hamleydi. Takımın değeri bir anda %17 arttı. Ancak bu artış sadece bir kulübe değil, tüm lige yayıldı. MLS’nin marka değeri Messi ile parladı, ama o zemini hazırlayan yıllar süren sistemsel yatırım ve kurumsal akıl oldu.

Türkiye’de Futbol: Sürekli Tüketen, Asla Üretmeyen Bir Model

Şimdi bir de bu tabloya Türkiye’den bakalım.

Ekranlarda kibir abidesi başkanlar bu tabloya bakınca birazcık utanırlar’mı acaba? Her yıl milyonlarca euro transfer harcaması yapılıyor. Taraftarlar için suni mutluluklar yaratılıyor. Şampiyon olanın da olmayanın da sezon sonu bilançosu aynı: borç, kriz, yapılandırma.

Üstelik bu borçlar özel değil, kamusaldır. Çünkü Türkiye’de futbol kulüplerine sağlanan vergi muafiyetleri, borç ertelemeleri ve kamu bankaları üzerinden sağlanan krediler, halkın sırtına yükleniyor.

Futbolcular yeşil sahada, halk ise ATM önünde mücadele veriyor.

Sonuç: Yeni Oyunun Kuralları Farklı

Artık futbol sadece sahada kazanılmıyor. Oyun stadyumdan çıktı, finans tablolarına, yatırım projelerine, medya stratejilerine taşındı. MLS bu yeni oyunun nasıl oynanacağını dünyaya gösteriyor. Ve bu oyunun kazananı, sadece iyi oynayan değil; iyi planlayan olacak.

Bugün milyar dolarlık kulüp olmak için Bernabéu’ya, Camp Nou’ya ihtiyacınız yok. Nashville, Orlando, Austin ya da Kansas City’de bu mümkün.

Çünkü mesele artık topu ağlara göndermek değil; yatırımı doğru noktaya yönlendirmek.

Futbolun geleceğini yıldızlar değil, sistemler belirleyecek.

Ve bu sistemin adı çoktan kondu: MLS Modeli.

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER