Sevgili gönül dostlarım: Bu yazımda sosyal medya abartıları ile gerçeklerin kıyaslandığı bir değerlendirme yapmak istedim.
Amerika…
Kimileri için “hayallerin ülkesi”, kimileri için ise bir ömrün yavaş yavaş öğütüldüğü bir mücadele sahnesi. Özellikle son dönemde sosyal medyada artan videolar, bu ülkeye dair algıyı dramatik bir şekilde etkiliyor. Meksika sınırını aşan göçmenlerin elinde dolar desteleriyle poz verdiği, sokakta sanki para yerden toplanıyormuş gibi servis edilen sahneler, “Amerikan rüyası”nı yeniden parlatıyor. Ama soralım: Gerçekten Amerika’da gökten para mı yağıyor? Gerçekten, ABD’ye ayak basan herkes bir anda zenginliğe mi kavuşuyor?
İşte bu yazıda, hayallerle gerçeklerin nasıl birbirine karıştırıldığını, sosyal medyada gördüklerimizin perde arkasını ve Amerika’ya dair sessizce yaşanan ama dillendirilmeyen gerçek hayatları birlikte irdeleyelim istedim.
Sosyal Medya: Gerçek Hayatın Filtreli Versiyonu
Sosyal medya, hayatın vitrinidir. Gerçekliğin değil, görünmek istenenin öne çıkarıldığı bir sahnedir.
Elinde dolarlarla poz veren göçmenler, “Amerika’ya geldim, para sokakta” mesajları verirken; çoğu zaman bu videolar kurguya dayalıdır. Ya arkadaşlar arasında çekilen mizansenler, ya da çok nadir rastlanan bireysel anların abartılı sunumları…
Evet, Amerika’da bazı sosyal yardımlar var.
İltica başvurusu yapanlara belirli koşullarda barınma, yemek ve sınırlı maddi destek sunuluyor. Ancak bu destekler ‘hayat kurtarıcı’ düzeyde; ‘refah sağlayıcı’ değil. Dahası, çalışma izni olmayan bir kişinin yasal bir işte çalışması mümkün değil. Çoğu kişi, başvuru yaptıktan sonra aylarca beklemek zorunda kalıyor, o süreçte ise kayıt dışı işlerde, düşük ücretlerle, sabahın köründen gece yarılarına kadar ter döküyor.
Gerçek şu: Amerika’da gökten para yağmıyor.
Yerlerde para bulunmuyor.
Ve o “sosyal medya rüyası”nın ardında çoğu zaman yorgunluk, yalnızlık ve tükenmişlik gizleniyor.
Amerika: Sosyal Medya Filmi Değil, Zorlu Bir Maraton
Evet, Amerika fırsatlar ülkesi olabilir. Ama bu fırsatlar, emek vermeyen için görünmezdir.
Hele göçmenler için, ilk yıllar adeta bir hayatta kalma savaşı gibidir.
- Dil bilmeyenler için iletişim sorunları,
- Statü kazanamayanlar için hukuki belirsizlikler,
- Kalacak yer bulamayanlar için kalabalık evlerde yaşam mücadelesi,
- Sağlık hizmetlerine ulaşamayanlar için kırılgan bedenler…
İnşaat giden araca sabah 5’te binen o genç adam, sosyal medyada izlediği ışıltılı videoların aksine, gününü tozun-toprağın içinde, sessiz bir mücadeleyle geçiriyor.
Gerçek Amerika burada başlıyor:
Hayatın yükünü omzunda taşıyanların, göçmenliğin sessiz kahramanlarının dünyasında.
Gözleri Parlayanlar, Yorgun Gözlere Dönüşmeden Önce
Teksas sınırında elinde sadece bir çanta ve cebinde birkaç dolar olan bir genç…
Aklında sosyal medyada gördüğü “sokakta para var” sahneleri…
Ama gerçekte onu bekleyen, sabahın dördünde başlayan iş günleri, geçmeyen haftalar ve belirsiz statü mücadelesi.
ABD Göçmenlik Bürosu verilerine göre, her yıl gelen yüz binlerce göçmenin yalnızca %20’si ilk iki yılda düzenli bir gelir ve istikrarlı bir yaşam kurabiliyor. Geri kalan çoğunluk ise yıllarca sürecek bir yolculuğun yükünü sırtlıyor.
Sosyal medya, gerçeklerin üstüne çekilmiş parlak bir perde.
Ama perde kalktığında görünen sahne, çoğu zaman sefalet, yorgunluk ve yalnızlıkla örülü bir gerçeklik.
Hayallerin Ülkesi Amerika: Bedel Ödeyenlerin Yeri Oldu ve Sessiz Hikâyelerin Başladığı Yer
Amerika…
Kimi için hayallerin ülkesi, kimi için ise ağır bir yalnızlığın adresi. Özellikle Türkiye’den gelen ilk nesil göçmenlerin hikâyeleri, sadece başarıdan değil; aynı zamanda sessizlik içinde ödenmiş büyük bedellerden de oluşuyor.
Bugün Amerikan rüyasının bir ucundan tutmuş gibi görünen birçok insan, o noktaya bir anda gelmedi. Hepsi bu ülkede sadece maddi değil, manevi olarak da bedel ödeyerek ayakta kaldı. Kimi yıllarca ailesinden ayrı yaşadı, kimi annesi ve babasını göremedi, kimi memleket özlemini içinde susturdu, kimi sağlığını kaybetti ama yine de yılmadı.
Amerika kolay bir ülke değil. Birçokları için fırsatlar sunsa da, bu fırsatlara ulaşmanın yolu dikenli. Bugün burada bir düzen kurmuş olanlar, yıllarca sabırla, alın teriyle, mücadeleyle ayakta kaldılar. Ve her birinin arkasında, görünmeyen bir mücadele, anlatılmayan bir hikâye yatıyor.
Ancak bu hikâyelerin her biri başarıyla bitmiyor.
Amerika’ya büyük umutlarla gelen ve bu ülkede “maf olan” hayatlar da var. Eşinden ayrılan, çocuklarından kopan, uyuşturucu bataklığına saplanan, amaçsızlıkla kararan nice insanın sessiz çığlıkları hâlâ aramızda yankılanıyor. Bu ülkeye yıllarını vermiş ama bugün Türkiye’ye dönmek istese uçak bileti alacak parası olmayan insanlar var.
Bazıları hâlâ gururla dik duruyor, bazılarıysa kırık dökük bir yaşamın içinde ayakta kalmaya çalışıyor.
Ve ne yazık ki sosyal medya çağında, bu acılar artık görünmez hale geldi. Herkesin ekranına sadece parlak anlar düşüyor; gerçek hikâyeler ise gölgede kalıyor.
Türkiye’den Gelmeyi Düşünenlere Küçük Bir Not
Amerika’ya gelmek isteyenler için bu yazı, bir hayal kırıklığı değil; gerçekliğe çağrı olmalı.
Evet, daha iyi bir hayat aramak en doğal hakkınız.
Ama bu yola çıkarken, sadece hayallerinizi değil, sabır, direnç ve iradenizi de yanınıza alın.
Bu ülkeye gelen herkes, ilk olarak yalnızlığı tanır.
Tanımadığı sokaklar, anlamadığı kelimeler, anlatamadığı dertler…
Birçokları “Keşke gelmeseydim” ile “İyi ki geldim” arasında yıllarca gidip gelir.
Sosyal medyaya değil, gerçek tecrübeye kulak verin.
Burada ayakta kalmış, ama bunun için yıllarını vermiş insanlarla konuşun.
Ve bilin ki: Başarı, sadece bir ülkeye ayak basmakla değil, o ülkede ayakta kalmakla ölçülür.
Hayaller: Zenginlik | Gerçekler: Sefalet
Amerika’da gökten para yağmaz.
Sokakta para bulunmaz.
Ve hayat kimseye altın tepside sunulmaz.
Bu ülkeyi “kazanmak”, sınırı geçmekle değil; sabrı aşmakla mümkündür.
Yani Amerika, hayallerin değil; bedel ödeyenlerin ülkesidir.
Bugün Amerikan rüyasının bir ucunu tutmuş gibi görünen birçok kişi, o noktaya gelene kadar bir ömrü sessizce tüketti.
Kimi yıllarca ailesinden ayrı yaşadı, kimi memleket özlemini içine gömdü, kimi sağlığını kaybetti ama yine de direndi.
Evet söylediklerim çok acı ama gerçek bazıları, geri dönmek istese bile bugün dönemiyor ve uçak bileti alacak parayı bulamıyor.
Sustuklarımız Kadarız
Amerika kolay bir ülke değil.
Birçokları için bir fırsat kapısı ama aynı zamanda bir yalnızlık kuyusu.
Sosyal medya çağında, başarı hikâyeleri ekranlarda parıldarken; sessizce tükenen hayatlar gölgede kalıyor.
Ama bu yazıda, tam da o gölgede kalanlara selam durmak istedim. Çünkü:
Biz önce bir parmağımızı verdik, fark etmedik…
Sonra elimizi uzattık, geri alamadık.
Elimizin ardından kolumuz gitti, sonra da bedenimiz…
Ve bir gün baktık ki, sadece beden değil; hayallerimiz de gitmiş, gençliğimiz de…
Geriye sadece sustuklarımız ve içimize attıklarımız kalmış.
Son söz:
Amerika’ya gelmek, sadece bir yolculuk değil; bir yeniden doğum sürecidir.
Ama bu doğum sancısız değildir.
Ve unutmayın:
Bu ülkede kazanan, gökten para bekleyen değil; sabırla, alın teriyle, direnen oluyor.
Amerika, hayallerin değil; gerçeklerin ülkesidir.
YORUMLAR