Türk USA News
WASHINGTON — ABD İç Güvenlik Bakanlığı’na (DHS) bağlı Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS), göçmenlik başvuru süreçlerinde sosyal medya hesaplarının daha kapsamlı biçimde inceleneceğini ve antisemitik içeriklerin başvuruların reddi için gerekçe olabileceğini duyurdu. Yeni kılavuz, dijital çağın göçmenlik politikalarına etkisini ortaya koyarken, mahremiyet ve ifade özgürlüğü tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Antisemitik İçeriklere Sıfır Tolerans
USCIS’in kamuoyuna sunduğu güncel uygulamaya göre, Yahudi bireylere yönelik fiziksel taciz ya da antisemitik söylemler içeren sosyal medya içerikleri, başvuru sahiplerinin daimi ikamet hakkı ve diğer göçmenlik yardımı taleplerinin reddine yol açabilecek. Hamas, İslami Cihad, Hizbullah ve Ensar Allah (Husiler) gibi antisemitik terör örgütlerine yönelik açık ya da dolaylı destek, “ulusal güvenlik riski” olarak değerlendirilecek.
Bu karar, Başkan Donald Trump döneminde imzalanan üç başkanlık kararnamesine dayandırılıyor: Antisemitizmle Mücadele, Antisemitizmle Mücadele İçin Ek Önlemler ve ABD’yi Yabancı Teröristlerden Koruma. Federal yönetim, bu kararla antisemitik şiddet ve terörizme karşı sıfır tolerans politikasını hukuki zemine oturtmayı hedefliyor.
DHS Kamu İşleri Yardımcısı Tricia McLaughlin konuyla ilgili yaptığı açıklamada sert bir mesaj verdi:
“Amerika Birleşik Devletleri’nde dünyanın geri kalanının terörist sempatizanlarına yer yok. Onları kabul etmek gibi bir yükümlülüğümüz yok. Bakan Noem, Amerika’ya gelip antisemitik şiddeti ve terörizmi savunmak için Birinci Anayasa Değişikliği’nin arkasına saklanabileceğini düşünen herkesin bir kez daha düşünmesini net bir şekilde belirtti. Burada hoş karşılanmıyorsunuz.”
Sosyal Medya Hesapları Artık Resmi İnceleme Alanında
Bu uygulamanın bir parçası olarak USCIS, tüm göçmenlik ve vatandaşlık başvurularında başvuru sahiplerinin sosyal medya kullanıcı adlarını ve hesap bilgilerini talep edecek. Facebook, X (eski adıyla Twitter), Instagram, TikTok ve YouTube gibi platformları kapsaması beklenen sistem, başvuru sahiplerinin dijital geçmişlerini daha sistematik bir biçimde analiz etmeyi hedefliyor.
USCIS, bu uygulamayla kimlik doğrulama süreçlerini güçlendirmek, sahte beyanları tespit etmek ve ulusal güvenlik taramalarını derinleştirmek istiyor. Sosyal medya verilerinin başvuru sonucunu belirleyecek tek faktör olmayacağı belirtilse de, bu veriler artık değerlendirme sürecinin aktif bir bileşeni olacak.
Mahremiyet ve Hukuki Belirsizlik Endişesi
Göçmen hakları savunucuları ve bazı sivil toplum kuruluşları, bu adımın ifade özgürlüğü ve kişisel mahremiyet açısından ciddi riskler barındırdığını belirtiyor. Sosyal medya ortamlarında yapılan esprili, ironik veya bağlam dışı paylaşımların yanlış yorumlanabileceğine dikkat çeken eleştirmenler, USCIS’in içerikleri hangi kriterlere göre değerlendireceği konusunda daha fazla şeffaflık çağrısında bulunuyor.
Sivil özgürlükler alanında faaliyet gösteren bazı kuruluşlar ise, bu verilerin hangi kurumlarla paylaşılacağı, ne kadar süreyle saklanacağı ve kişisel verilerin nasıl korunacağı konularının henüz açıklığa kavuşturulmadığını belirtiyor.
Uygulama Ne Zaman Yürürlüğe Girecek?
Antisemitizm karşıtı sosyal medya tarama politikası, USCIS tarafından yapılan açıklamaya göre derhal yürürlüğe girdi. Ancak sosyal medya hesaplarının genel göçmenlik süreçlerine entegrasyonu için henüz kesin bir tarih verilmedi. Kurum, şu anda kamuoyundan gelen geri bildirimleri değerlendirme aşamasında. Yasal düzenlemelerin tamamlanmasının ardından uygulamanın kademeli şekilde başlatılması bekleniyor.
Göçmenlik avukatları, bu yeni sürecin başvuru dosyalarının hazırlanmasında daha fazla profesyonel destek gerektireceğini belirtiyor. Özellikle geçmiş yıllarda sosyal medyada yaptığı paylaşımlar konusunda endişe duyan başvuru sahiplerine, başvurular öncesinde hukuki danışmanlık almaları tavsiye ediliyor.
Dijital Çağda Göçmenlik Politikaları
USCIS’in son adımı, göçmenlik süreçlerinde sadece fiziksel belgelerin değil, bireylerin dijital davranışlarının da değerlendirme unsuru haline geldiğini gösteriyor. Sosyal medya artık yalnızca kişisel bir ifade alanı değil; aynı zamanda resmi kurumların vatandaşlık ve oturum kararlarında etkili bir denetim aracı haline gelmiş durumda.
Bu gelişme, göç politikalarının geleceği, dijital özgürlüklerin sınırları ve bireysel mahremiyetin yeniden tanımlanması açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.
USCIS ve yeni uygulamalar hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, uscis.gov adresini ziyaret edebilir ya da kurumu X (eski adıyla Twitter), Instagram, YouTube, Facebook ve LinkedIn gibi sosyal medya platformlarından takip edebilir.